AHMED EDİB HARÂBİ BABA DİVÂNI
BİRKAÇ SÖZ
Alevi inancı, Hacı Bektaş Veli düşüncesi, Anadolu coğrafyasında yüzyıllar boyunca ontolojik ve epistemolojik temellerini âşık, zâkir, güvende ve kamber adlarıyla anılan yol ehlinin kelamları, nefesleri, deyişleri, duvazları, mersiyeleri ve demeleriyle ifade etmiştir. Hz. Muhammed’den Ehl-i beyt’e, on iki imamlardan Hoca Ahmed Yesevi’ye ve de Hacı Bektaş Veli ile Anadolu’ya taşınan Alevi inancı Hünkâr ve Pir Hacı Bektaş Veli’nin yetiştirdiği dervişlerle farklı bölgelere ulaşırken âşıkların sözleri erenler inancının temel önermeleri olmuştur. Hak kelamı olarak kabul edilen âşık nefesleri Telli Kur’an adı verilen bağlamayla Alevi-Bektaşi inancının inançsal-düşüncel profilini belirlemiştir.
Dedelerin ve babaların zâkirin zikri hayırlı gele telkiniyle muhabbet kapısını açanlar âşıklar olmuştur. Bâtında Rıza Şehri olarak tanımlanan muhabbet meydanının kapısını açan kilit yol nefesleri olarak kabul edilmiştir. Erenlere göre âşık, yola âşıktır. Yolun hikmetleri aşığın ilhamıdır. Âşıklara yol gülistandır. Gülistan Şah-ı Merdan’ın diyarıdır. Merd-i Merdan’ın muhibi olarak gülistana varmanın yolu âşıkların kelamında anlatılmaktadır. 13. yüzyılda Yunus Emre, 14. yüzyılda Kaygusuz Abdal, 16. yüzyılda Şah Hatayi ve Pir Sultan Abdal erenler yolunda âşıklık geleneğinin en önemli temsilcileri olmuştur.
Yüzlerceyıllık bir süreç içersinde yüreğindeki Hak-Muhammed-Ali aşkını, Hünkâr’a olan bağlılığını, erenlere olan muhabbetini dile getiren âşıklar, zâkirler ve ozanlar yetişmiştir. Erenler, kâmiller, arifler ve canların muhabbetinde yol evladı aşığın hak sözüyle hallenmiştir.
Bâtın aşikâr değildir, gizli de değildir. Fakat kapalıdır. Kapalı olan madde değil manadır. Mana içerliktir, zahiri değildir. Zahire meyleden zahittir. İçeride olmanın sıfatı ise erenliktir. Hakikat buradadır ve bu makam sırdır; Mansur’a, Nesimi’ye görünendir. Dört kapı kırk makam sistematiği bu düşünsel seyrin izahıdır. Âşıkların kelamı bu dönüşümün tarifidir. Yolca adı seyirdir, seyran etmektir. Bir tarafıyla sıyrılmak, basit olandan çıkmak ve ayrılmaktır. Didara ermek işte bunun adıdır. Eren aşk eder ve meydan bulur.
Yol tarihinde meydana Harâbî Baba gibi bir er de gelmiştir. Dünyanın harabı, gülistanın dervişi olan Ahmed Edib de bu hal ilminin mürşitlerinin ve âşıklarının başında gelir. Mürşidi Mehmet Ali Hilmi Dedebaba’ dan irşat olmuş, intisab edip el almıştır. İki kapılı ve üç günlük konak olan dünyanın insanı değil Hünkâr’ın yol evladı olmayı seçmiştir. Bilmiş, görmüş, almış ve inanmıştır. Daim gerçeğe hü demiştir. Hakk’a âşık, Muhammed-Ali’ye bağlı, Hünkâr’a yangındır. Küfür deryasında imanı bulan, puthanede Hakk’ı çağıran da yine Harâbî’dir. İnanışta âşıkların başı Şah’tır. Şah’ın avazı telli turnanın sesindedir. Bu ilkeden demlenen Harâbî viran bahçelerde öten bir bülbül olmuştur. Bu sebeple divanı Alevi-Bektaşi yazınının en öncelikli kaynaklarından biridir.
Temel hedefi Alevi-Bektaşi inancının asil tarihini bilimsel çalışmalarla insanlığa ulaştırmak olan dergimiz bu önemli kitap çalışmasını tereddütsüz programına almıştır. Bu sebeple bu değerli çalışmayı ortaya koyan Sayın Kemal Üçüncü Beyefendi’ye, Alevilik Araştırmaları Dergisi’ nin değerli yönetim kurulu üyelerine özellikle teşekkür ediyoruz.
Cümlemizin hizmetleri erenler meydanında kabul olsun.
Özgür Savaş ÖZÜDOĞRU